Çevre ve Sağlık Hakkı İhlalleri

Muğla, özellikle çevre ile sağlık haklarına erişim etrafında Türkiye’deki ekolojik duyarlılığın ve eylemliliğin geliştiği bir alan olarak tarihsel önem taşır.

Yerel ölçekteki santral karşıtı hareketi hem hukuki yollarla, hem de şiddetsiz doğrudan eylem yöntemleriyle ulusal ve uluslararası kamuoyuna taşıyan Yatağan ve Gökova mücadeleleri, Türkiye çevre hareketinin mihenk taşlarındandır. 1980’lerin sonunda başlayan termik karşıtı hareketlerde yöre halkı, sendikalar, ülkenin önde gelen hukukçuları, sivil toplum kuruluşları ve çevre aktivistleri bir araya gelerek Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy santrallerinin neden olacağı başta kirlilik olmak üzere pek çok tahribatı ortaya koymuş, karar alıcıları çevre ve sağlık hakkı ihlalleri konularında uyarmışlardı.

Farklı hukuki yöntemlere başvurmuş, ülke içindeki çözüm yolları tükendiğinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’ne götürmüşlerdi. AİHM bu santrallerin ağır sağlık etkilerinden dolayı açılan davaları haklı bularak yargı kararının uygulanmaması gerekçesiyle adil yargılanma hakkının ihlaline karar verdi ve bu yargı kararını uygulamayan Türkiye’yi para cezasına çarptırmıştı. Bunu takiben Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Türkiye’ye, “Ya filtre sistemlerini çalıştırın ya da santralları kapatın” demişti. Eğer karar alıcılar, uyarıları hep bir ağızdan dile getiren sivil aktörlere en baştan kulak vermiş ve yol yakınken bu santralleri kapatıp alanın rehabilitasyonunu sağlamış olsaydı, ödenen bedellerin en aza indirgenmesi sağlanabilir, bundan sonra ortaya çıkacak tehditler bertaraf edilebilirdi.

© 2018 Climate Action Network Europe