Kömürün

 Doğaya Bedeli

Kömürün Muğla’nın doğasına neye mal olduğunu kavrayabilmek için, kömür madenlerinin ve termik santrallerin etkilerine bütüncül olarak bakmak gerekir.

Yatağan ve Milas bölgelerinde geniş alan kaplayan kömür madenleri, önemli derecede arazi bozulması, ekosistem tahribatı, su kirliliği, toprak kirliliği ve hava kirliliğine yol açar. Aynı bölgede yer alan Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santralleri kaynaklı hava kirliliği ise bitkiler, ormanlar, sulak alanlar, arılar ve diğer hayvanların yaşamsal faaliyetlerine zarar verir. Termik santrallerden çıkan atık su ve külün güvenli bertarafı sağlanmayarak doğaya karışması ise geniş ölçeklerde ve yüksek seviyelerde doğa tahribatına neden olur.

  • Kömürün Gerçek Bedelİ çalışması kapsamında yapılan hava kirliliği dağılım modellemesi sonuçlarına göre:
    Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerinden,
    her yıl doğaya 1 tondan fazla cıva salınıyor. Bu cıvanın %20’si Akdeniz’de deniz suyuna çökeliyor ve balıkların dokularında birikerek besin zincirine karışıyor;

 

  • Santrallerin çevresindeki 90 km2’lik bir bölgede orman ve tarım alanları üstüne yılda hektar başına 50 kg (SO2 eşdeğeri) asit çökeliyor. Asit kirliliğinin bölgedeki ormanları tahrip ettiği, zeytin ağaçlarının çiçeklerini yakarak zeytin verimini düşürdüğü yöre halkı tarafından yıllardır dile getiriliyor. Bu gözlemler akademik çalışmalarca da doğrulanıyor.

Kömürün Gerçek Bedelİ araştırmasına katkı sunan Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği'nin hazırladığı “Muğla İl Sınırları İçindeki 3 Termik Santral ve Açık Ocak Linyit İşletmelerinin Orman Ekosistemlerine Etkileri” raporuna göre:

  • 2014 yılında işletme hakları özel sektöre devredilen toplam 13 maden işletme ruhsatı çerçevesinde, Yatağan’da 21 bin hektar, Milas’ta 23 bin hektar alanda linyit maden ocağı tahsis edilmiş durumda;
  • Ruhsat alanlarının % 47,3’ü bölgenin orman ekosistemlerinde hakim tür olan kızılçamın yanı sıra çoğunluğu odunsu (ağaç ve çalı) olmak üzere 55 bitki türü bulunuyor. Bu ormanların doğa koruma, gen koruma, tohum ve odun üretimi, hidrolojik döngünün devamlılığı, ekoturizm gibi pek çok doğal ve toplumsal işlevi bulunuyor;

 

  • Bölgede 1979’dan beri toplamda yaklaşık
    5.000 hektar (7.800 futbol sahası büyüklüğünde) alanda açık ocak linyit işletmeciliği yapıldı. Bu kapsamda ne kadar orman alanının, ne kadar tarım alanının tahrip edildiği bilgisine ulaşılamıyor;

 

  • Önümüzdeki 30 yıllık süreçte, ruhsat alanlarının tamamının işletmeye alınması durumunda Milas’ta
    11.200 hektar, Yatağan’da 7.250, toplamda yaklaşık 30.000 futbol sahası büyüklüğünde orman alanı daha tahrip olacak.
    İşletme izni verilen alanların tamamında linyit çıkarılması, söz konusu alanın tamamından daha büyük bir alanda ekosistem bütünlüğü bozulacak; fiziki olarak tahrip edilen, yeraltı su rejimi bozulan ve madencilikten kaynaklanan kirliliğe maruz kalan habitatlardaki hayvan, bitki ve diğer canlı türleri de olumsuz etkilenecek, biyolojik çeşitlilik azalacak.

 

  • Bölgedeki orman ekosistemleri ayrıca termik santrallerin yarattığı çevre kirliliğinden de etkileniyor. Örneğin, her üç santralin tehlikeli atık sınıfındaki katı ve sıvı atıklarının biriktirildiği kül barajları da toplam 300 hektarlık (470 futbol sahası büyüklüğünde) ormanlık alanını işgal etmekte. Bu barajlar, biriktirilen tehlikeli atıkların yeraltı ve yüzey sularına, toprağa ve uçuşarak havaya karışmasını engelleyecek hiçbir altyapıya sahip değil.

© 2018 Climate Action Network Europe